Femi Koru*
İki ülkenin bir süre sonra gideceği seçimlerin mahiyeti birbirinden farklı; Amerikan halkı Kasım ayında yapılacak seçimde milletvekilleri ile senatörlerin bir bölümü için de oy kullanacak ama, esasta o seçime önem kazandıran başkanın da oya sunulacak olması…
Türkiye’de ise Mart ayının son günü yapılacak olan bir yerel seçim; yerel yöneticileri seçmek için sandık başına gideceğiz biz.
Yine de, her iki seçimi izlemeye çalışanlar için, arada benzerlikler bulmak zor olmuyor.
Bizler için, yaşadığımız ilde yönetimde kimin bulunacağı, ülkeyi yönetenlerin kimler olduğu kadar önemli değil; ama yine de ülkenin geleceği açısından önem taşıyor önümüzdeki seçim.
Aralarında İstanbul ve Ankara’nın da bulunduğu büyükşehirlerin belediye başkanlıklarının kimin -hangi partinin- yönetiminde olduğunun taşıdığı bir anlam var ve o da bu seçime ağırlık kazandırıyor.
İstanbul, Ankara ve büyükşehirlerde CHP adayları sandıktan başarılı çıkarsa ülkenin geleceği farklı olur, AK Parti-MHP ortaklığındaki Cumhur İttifakı adayları kazanırsa, çok daha farklı olur…
Bu yönüyle ABD’deki seçime benziyor bizde yapılacak yerel seçim…
Uzak komşumuz ABD’de de iki partiden hangisinin başkan adayının yarışta önde çıkacağı, Senato ve Temsilciler Meclisi’ndeki sandalye dağılımının ne olacağı hayati önem taşıyor.
Hem ABD için hem de dünya için…
İki partili bir sistem ABD’deki. Başka partiler de var, ama onların hiçbirinin seçim sonucunu etkileyebilecek bir varlığı yok.
Partilerde adayı belirleyecek süreç henüz sona ermiş değil ancak yine de sonuç şimdiden belli: Demokrat Parti şimdiki başkan Joe Biden’i Cumhuriyetçi Parti de bir önceki başkan Donald Trump’ı aday olarak meydana sürecek gibi…
Kamuoyu yoklamalarında rakibinin önünde gittiği görülen Trump’ın önüne adaylığını önleyecek bir engel çıkabilir. Onun başı yargıyla dertte. Aleyhine açılmış seçime girebilmesini engelleyebilecek davalar henüz sonuçlanmış değil ve bu sebeple Trump adaylığını garanti görüyor olsa da, yargıçlar da anayasa ve yasalarda bulunan aleyhindeki bazı maddeleri kullanabilecek durumda.
Trump’ın durumu böyle de Biden’in durumu daha mı sağlam?
Hayır, Biden’in de yaşıyla ilgili sorunları var. Halkın karşısına çıktığında bütün melekelerine sahip bir görüntü veremiyor 81 yaşındaki Biden. İsimleri karıştırıyor, konuşurken birdenbire tutuluyor, saniyeler o yüzden boşa harcanıyor ve her iki falso da dikkat çekiyor.
Biden ile Trump seçimde karşı karşıya geldiklerinde, eski başkan şimdiki başkanı sarsabilir görüntüsü Demokratları düşündürüyor.
İstanbul ve Ankara’da CHP’nin adayları AK Parti’nin adaylarından daha donanımlı, daha az falsolu; ancak onların da rakipleri karşısında yenilgi tatmalarını getirebilecek eksileri iyice fark edilir oldu: CHP yönetimi…
Özgür Özel’in taze genel başkan olduğu, liderliğini bütün örgüte tam yansıtamadığı bir dönemde gidiliyor yerel seçime ve daha yolun başında tepkilerle karşılaşılıyor.
Aday belirleme süreci CHP’yi sarsıyor.
Sarsıntı bastırılamaz, darılanlar yatıştırılamazsa, her yerdeki adayların seçilme şansı olumsuz etkilenebilir.
O zaman ne olur?
İstanbul, Ankara ve geçen seçimde muhalefetin eline geçmiş büyükşehirler kaybedilirse, bu seçim sonrasında artı bir morale kavuşacak olan iktidarla Türkiye farklı bir ülke haline gelebilir.
Benzer bir durum ABD için de söz konusu.
Joe Biden ile gidilecek seçimde Demokratlar yalnız Beyaz Saray’ı değil, Senato ve Temsilciler Meclisi çoğunluğunu da kaybedebilir. Trump’ın yeniden başkan seçildiği ve partisinin Kongre’nin iki yanında çoğunluğu elde ettiği bir ABD ise, fazla uzak olmayan bir gelecekte, eski ittifaklarının çatladığı bir ülke olur, kurulan garip yeni ittifaklarla maceracı bir yola girebilir.
Daha şimdiden, Trump, NATO’nun varlığını sorgulamaya ve Rusya ile yaklaşma niyetini dışa vurmaya başladı.
Ne olabilir?
Türkiye’de, muhalefetin amiral gemisi CHP’nin, kendisine çeki düzen vermesi ve bu amaçla yeni genel başkan Özgür Özel’in eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu yardımına çağırması gerekiyor.
Yapabilir mi?
Onu bilemem, ama yapamazsa muhalefet kaybeder, onu bilirim.
ABD’de ise…
Demokratların da benzer bir yola girmesi beklenebilir. Onların önünde daha çok ay var. Biden’a “Seninle olmuyor” demenin vakti geldiğinde, onların da, daha önce “Aday ol” teklifi kendisine götürüldüğünde kabule yanaşmayan seçilebilmesi mümkün birini ikna etmeleri gerekebilir.
Michelle Obama’yı… Eski başkan Barack Obama’nın eşini…
Bana bu yazıyı, birbirine benzemez iki ülke, iki sistem, iki seçim arasında bulduğum benzerlikler yazdırdı.
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır.