“`html
Tayfun Kahraman’a Yönelik Adaletsiz Uygulamalar ve Tepkiler
Gezi Parkı davasında cezaevinde bulunan şehir plancısı Tayfun Kahraman, Ağustos ayında MS hastalığıyla ilgili bir doktor kontrolüne götürülürken 6,5 saat boyunca kelepçeli şekilde bekletilmesi üzerine TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu bir açıklama yaptı. Basın toplantısını Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Eray Morgül gerçekleştirdi. Morgül, şu ifadeleri kullandı:
”Tayfun Kahraman, Gezi Parkı eylemleri sırasında temel kent hakları adına mücadele eden bir isimdir. Kendisi, mesleğini aynı zamanda onurla temsil ederek diğer mücadele arkadaşlarıyla birlikte öncü bir rol üstlenmiştir. Ancak, bu hak mücadelesi çerçevesinde açılan davada, tamamen boş iddialarla 18 yıl hapis cezasına mahkum edilmiştir. Bu suçlamalar, Gezi Parkı olaylarına katılımı ve bu süreçteki faaliyetleriyle bağlantılandırılmaya çalışılmıştır. Ancak, bugüne kadar sunulan herhangi bir belge veya delil bulunmamaktadır.
“YAŞANAN İNSANLIK DIŞI MUAMELE BASINA YANSIDI”
Ulusal ve uluslararası hukuk çerçevesinde delil eksikliğiyle ve adil yargılama ilkesine aykırı bir şekilde devam eden bu sürecin ardından, Tayfun Kahraman 25 Nisan 2022 tarihinden itibaren tam 976 gündür özgürlüğünden mahrum kalmış; hiçbir delil olmaksızın, özellikle kızı Vera ve meslektaşı eşi Meriç de dahil olmak üzere, ailesi ve arkadaşlarıyla ayrı tutulmaktadır. Bu durum, sadece Tayfun Kahraman’ın kişisel yaşamına değil, aynı zamanda hukuk devleti ve toplumsal haklar açısından bir adaletsizliktir. Tüm bu adaletsizlikler çerçevesinde, son günlerde hastaneye götürülürken maruz kaldığı insanlık dışı muamele basında geniş yankı bulmuştur.
“TAYFUN KAHRAMAN YILLARDIR MS HASTASI”
Geçtiğimiz günlerde medya aracılığıyla yayımlanan bilgi ve görüntüler, Tayfun Kahraman’a cezaevi koşulları ve hastane sevki sırasında yapılan insanlık dışı muameleleri gözler önüne serdi. Kendisi yaklaşık 20 yıl boyunca MS hastasıdır ve düzenli sağlık kontrollerine ihtiyaç duymaktadır. Ancak, 28 Ağustos 2024 tarihinde hastaneye gitmek üzere çıkarıldığı zaman, kelepçelerinin aşırı sıkı olması nedeniyle bileklerinde fiziksel izler meydana gelmiştir. Ayrıca, aşırı sıcak havada havalandırmasız bir araçta uzun süre beklemesi sağlığına zarar vermiştir. Daha da önemlisi, hasta-doktor mahremiyetine saygı gösterilmeksizin sağlık kontrolü sürecinde kabul edilemez muamelelere maruz kalmıştır.
“GÖRÜNTÜLER SİZCE DE İHMAL DEĞİL Mİ?”
Geçtiğimiz günlerde basına sızan görüntüler ve belgeler, Tayfun Kahraman’ın kelepçelerle bağlı bir şekilde insani olmayan koşullarda aşırı sıcak altında bekletildiğini, insanlık onuruna aykırı bir muamele gördüğünü açıkça ortaya koymaktadır. Bu durum, yalnızca bir ihmal değil, aynı zamanda bilinçli bir eziyet ve sindirme stratejisinin göstergesidir. Tayfun Kahraman’a uygulanan bu insanlık dışı muamele, hasta bir bireye yönelik alçakça bir işkencedir ve kesinlikle kabul edilemez. Hasta bir insanın bu şekilde haksızlığa uğraması, hukukun ve insan haklarının ihlali olmanın ötesinde, ulusun vicdanına büyük bir yara açmaktadır.
“SORUŞTURMA NEDEN BAŞLATILMIYOR?”
Tayfun Kahraman’ın yaşadığı insanlık onuruna aykırı muameleler hakkında Eylül ayında 32 sivil toplum kuruluşu ve yüzlerce birey tarafından bir çağrı yapılmasına rağmen, hala bir soruşturma açılmamıştır. Bunun yanı sıra, Jandarma Genel Komutanlığı, 30 Ağustos 2024 tarihli bir basın açıklamasıyla Tayfun Kahraman’a yönelik ‘hastanede kötü muamele’ iddialarının gerçek dışı olduğunu, tüm sevk ve tedavi süreçlerinin kanun ve yönetmeliklere uygun yapıldığını belirtmiş, herhangi bir darp raporunun bulunmadığını ve asılsız paylaşımlar hakkında yasal süreç başlatacaklarını ilan etmiştir.
“SORUMLULAR KİMLER?”
Fakat bu olayla ilgili mevcut görüntüler, ifadeler, tutanaklar ve darp raporları, Tayfun Kahraman’a yönelik işkence ve kötü muamele suçunun belgelerini sunmaktadır. Anayasa’mızın 17. Maddesi bireylerin maddi ve manevi varlığının korunmasını garanti altına alırken, ülkemizin imza attığı Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşmesi’nin 2. maddesinde hiç kimsenin işkenceye maruz bırakılamayacağı belirtilmektedir. Uluslararası hukuk ve Anayasa’nın temel ilkeleri, hiçbir vatandaşın bu tür muameleye tabi tutulmaması gerektiğini teyit ederken, bu yasadışı uygulamalara karşı neden adımlar atılmadığı sorgulanmaktadır. Soruşturma izinlerinin reddedilmesi ve belgelerin varlığına rağmen sorumluların cezalandırılmaması, hukuk devletine olan güveni ciddi şekilde sarsmaktadır. Görüyoruz ki: Tayfun Kahraman’a uygulanan insanlık dışı muamelelerin arkasındaki sorumlular kimdir? Bu talimatları verenler kimlerdir? Adaletin bu şekilde çiğnenmesine nasıl göz yumulmaktadır? Sorularımızı yanıt alana dek sormaya devam edeceğiz.
“TAYFUN KAHRAMAN BİR SEMBOLDÜR”
Tayfun Kahraman, sadece bir kişi değil; toplumun hakları ve adalet mücadelesinin bir sembolüdür. Onu ortadan kaldırabileceğini düşünenlerin, büyük bir yanılgıya düştüklerini tekrar göreceklerine inanıyoruz. Biz, şehir plancıları, meslek örgütleri ve vicdan sahibi vatandaşlar olarak Tayfun Kahraman’ın yanındayız. Adalet mücadelesi, en zorlu koşullarda bile devam edecektir. Tayfun Kahraman’a yapılan haksızlıkların ve hukuksuzlukların sonuna kadar takipçisiyiz. Bu adaletsizlik sona erene kadar, suçlular adil bir yargılama ile hesap vermedikçe mücadelemiz devam edecektir.
“HUKUKSUZLUĞA KARŞI SESİMİZİ YÜKSELTECEĞİZ”
Tayfun Kahraman yalnız değildir. Onun etrafında, adaletin ayaklar altına alınmasına göz yummayan pek çok hak savunucusu bulunmaktadır. Biz, insan haklarının ve adaletin yanındayız. Sesimizi yükselteceğiz ve haksızlık karşısında asla sessiz kalmayacağız. Bu mücadele, sadece Tayfun Kahraman için değil, insanlık onuruna sahip çıkan herkes için bir sorumluluktur. Geleceğe umutla bakarak, dayanışma ve kararlılıkla adalet arayışımızı sürdüreceğiz.
“`
More Stories
AKP’li başkandan 5 teğmen hakkında skandal paylaşım
Muş’ta Uçurumdan Yuvarlanan Vinç Kullanılamaz Hale Geldi
Ege Denizi’nde 5.2 Büyüklüğünde Deprem